top of page
IMG_8944.JPG

Kadınlara Yönelik Pornografik Deepfake ve Dijital Kimlik Hakkı

  • Ezgi Ülkü Aykut
  • 7 Eki
  • 4 dakikada okunur

Dijital çağ, insanlığın bilgiye erişim ve iletişim biçimlerini dönüştürürken aynı zamanda yeni hak ihlallerini ve toplumsal sorunları da beraberinde getirmektedir. Bunların başında, yapay zekâ teknolojileriyle üretilen “deepfake” içerikler gelmektedir.


Deepfake, derin öğrenme algoritmaları kullanılarak kişilerin yüz, ses veya bedenlerinin manipüle edilmesiyle gerçeğe çok yakın sahte görüntü ve videoların üretilmesine olanak sağlar. Başlangıçta eğlence, sinema ve reklam sektöründe yaratıcı potansiyeliyle öne çıkan bu teknoloji, kısa sürede istismar edilerek cinsiyet temelli şiddetin yeni bir aracına dönüşmüştür.



Sky Rye design
Sky Rye design


Araştırmalar, internette yayımlanan deepfake içeriklerin %90’ından fazlasının pornografik nitelikte olduğunu ve bu içeriklerin büyük çoğunluğunda kadınların hedef alındığını ortaya koymaktadır.


Bu tablo, dijital çağda kadınların bedeni ve kimliği üzerinde yeni bir sömürü biçimi oluştuğunu göstermektedir. Avrupa kamuoyunda giderek artan şekilde tartışılan bu mesele, yalnızca bireysel mahremiyet değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği, demokratik katılım ve insan haklarıyla doğrudan bağlantılıdır.








Deepfake Teknolojisinin Doğası ve Kadınlar Üzerindeki Etkileri

Deepfake teknolojisi, yapay zekânın “generative adversarial networks” (GANs) adı verilen yapıları aracılığıyla çalışır. Bu sistemler, iki yapay zekâ modelinin birbiriyle rekabet ederek giderek daha gerçekçi görseller üretmesini sağlar. Sonuçta ortaya çıkan ürün, çıplak gözle gerçeğinden ayırt edilemeyecek kadar inandırıcı olabilmektedir.


Bu teknoloji, kadınları özellikle şu şekillerde etkilemektedir:

Rızasız Pornografi: Kadınların fotoğrafları, sosyal medya profillerinden alınarak pornografik videolara monte edilmektedir. Bu içerikler, utandırma, şantaj veya itibarsızlaştırma amacıyla kullanılmaktadır.


Siyasal ve Toplumsal İtibar Kaybı: Kadın siyasetçiler, gazeteciler ve sanatçılar, kamuoyundaki meşruiyetlerini zedelemek amacıyla hedef alınmaktadır. Bu, kadınların kamusal alandaki görünürlüğünü azaltmakta ve demokratik katılımı tehdit etmektedir.

Psikolojik Zararlar: Deepfake mağduru kadınlar, yoğun kaygı, sosyal izolasyon, mesleki gerileme ve depresyon gibi sonuçlarla karşılaşabilmektedir.


Ekonomik Etkiler: İtibar kaybı, iş hayatında fırsatların azalmasına yol açmakta; özellikle serbest çalışan ya da görünürlüğe dayalı mesleklerde ciddi kayıplar yaşanabilmektedir.


Bu etkiler, deepfake’i yalnızca dijital bir suç değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet temelli yeni bir şiddet biçimi haline getirmektedir.


Avrupa’da Hukuki Çerçeve ve Politika Arayışları

Avrupa, deepfake sorununu erken fark eden bölgelerden biridir. Bunun nedeni, hem dijital platformların yaygın kullanımı hem de kadın hakları alanındaki güçlü kamuoyu baskısıdır.


Dijital Hizmetler Yasası (Digital Services Act – DSA): 2023 itibarıyla yürürlüğe giren bu yasa, sosyal medya platformlarını sahte ve zararlı içerikleri tespit edip kaldırma konusunda yükümlü kılmaktadır. Bu kapsamda deepfake içerikler de “yüksek riskli” kategoride değerlendirilmekte ve hızlı müdahale zorunluluğu doğmaktadır.


AI Liability Directive: Avrupa Komisyonu tarafından önerilen bu düzenleme, yapay zekâ sistemleri nedeniyle ortaya çıkan zararlardan sorumluluğu netleştirmeyi amaçlamaktadır. Böylece deepfake mağdurları, içerikleri üreten kişi ya da şirketlere karşı hukuki dava açabilecektir.


Ülke Bazlı Yaklaşımlar:

·      Danimarka, yüz ve ses benzerliklerini “mülkiyet hakkı” kapsamında koruma önerisiyle dikkat çekmiştir. Bu, bireylerin dijital kimlikleri üzerinde tam hak sahibi olmaları için önemli bir modeldir.

·      İngiltere, Online Safety Act ile pornografik deepfake içeriklerin hızla kaldırılmasını ve mağdurların korunmasını zorunlu hale getirmiştir.

·      Almanya ve Fransa, deepfake içeriklerin seçim güvenliğini tehdit etmesi nedeniyle özel düzenlemeler tartışmaktadır.


Bu gelişmeler, Avrupa’da kadınların dijital güvenliğinin yalnızca özel hayatla sınırlı olmadığını, aynı zamanda demokrasi ve toplumsal istikrar açısından da kritik görüldüğünü ortaya koymaktadır.


Dijital Kimlik Hakkı ve Feminist Perspektif

Deepfake vakalarının çoğalması, “dijital kimlik hakkı” kavramını gündeme taşımıştır. Dijital kimlik hakkı, bireyin yüz, ses, beden ve biyometrik verileri üzerinde rızası dışında hiçbir kullanım yapılamaması anlamına gelmektedir. Bu hak, Avrupa’da insan onurunun dijital çağdaki uzantısı olarak görülmektedir.


Feminist hukuk perspektifinden bakıldığında, deepfake pornografi “sanal cinsel şiddet” olarak değerlendirilmektedir. Çünkü mağdurun bedeni doğrudan zarar görmese de, rızası dışında dijital temsili, cinsel şiddetin psikolojik ve sosyal etkilerini yeniden üretmektedir. Bu yaklaşım, konuyu yalnızca veri güvenliği değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği çerçevesinde ele almaktadır.


Bu nedenle Avrupa’da kadın örgütleri, dijital kimlik hakkının tanınması, deepfake içeriklerin açıkça cinsel şiddet kategorisine alınması ve mağdurlara psikolojik destek sağlanması için yoğun kampanyalar yürütmektedir.


Platformların Sorumluluğu

Deepfake içeriklerin yayılımında sosyal medya ve video paylaşım platformları kritik rol oynamaktadır. Avrupa düzenlemeleri, bu platformlara şu sorumlulukları yüklemektedir:

·      Zararlı içerikleri tespit etmek için otomatik filtreleme sistemleri geliştirmek,

·      Kullanıcıların şikâyetlerini hızlıca değerlendirmek,

·      İçerikleri kaldırmanın yanı sıra üreticilerini tespit edip hukuki makamlara bildirmek,

·      Mağdurların başvurularına şeffaf geri dönüş yapmak.


Buna rağmen birçok platform, içerikleri kaldırmakta yavaş kalmakta veya mağdurların taleplerini yeterince dikkate almamaktadır. Bu da kadınların dijital güvenliklerini yalnızca bireysel çabalarla korumaya çalışmasına yol açmaktadır.


Politika Önerileri

Avrupa deneyimleri ışığında deepfake sorununa yönelik şu öneriler öne çıkmaktadır:

Yasal Güvencelerin Güçlendirilmesi: Deepfake üretimi ve paylaşımı, cinsel şiddet kapsamına alınmalı; mağdurlara hızlı hukuki koruma ve tazminat yolları sağlanmalıdır.

1.    Dijital Kimlik Hakkının Tanınması: Bireylerin yüz, ses ve beden benzerlikleri üzerinde mülkiyet hakkı tanınmalı; rıza dışı kullanım açıkça suç sayılmalıdır.

2.    Platform Denetiminin Artırılması: Sosyal medya şirketleri yalnızca içerik kaldırmakla değil, aynı zamanda mağdurları desteklemekle de yükümlü hale getirilmelidir.

3.    Toplumsal Farkındalık: Deepfake’in kadınlara yönelik yeni bir şiddet biçimi olduğu kamuoyuna anlatılmalı, eğitim programlarıyla medya okuryazarlığı artırılmalıdır.


Psikososyal Destek: Deepfake mağdurlarına hukuki yardımla birlikte psikolojik danışmanlık ve mesleki rehabilitasyon hizmetleri sağlanmalıdır.

 

Pornografik deepfake içerikler, kadınların dijital çağda karşı karşıya kaldığı en ciddi tehditlerden biri haline gelmiştir. Avrupa’nın deneyimi, bu sorunun yalnızca bireysel mahremiyet değil, toplumsal cinsiyet eşitliği, demokrasi ve insan hakları açısından da hayati olduğunu göstermektedir. Türkiye’de henüz gündemde olmayan bu tartışma, yakın gelecekte kaçınılmaz olarak öne çıkacaktır. Kadınların dijital kimlik haklarının tanınması, yalnızca bireysel güvenlik için değil, eşitlik mücadelesinin dijital dünyadaki başarısı için de kritik bir adımdır.


Ezgi Ülkü Aykut

 



Kaynakça

·      Euronews (2024). Nude deepfakes: Is the EU doing enough to tackle the issue?

·      Managing IP (2024). Why deepfakes pose a threat to women’s IP rights.

·      Livemint (2024). Denmark plans to protect citizens against AI deepfakes.

·      European Parliament (2023). Digital Services Act: New rules for online platforms.

·      UK Government (2023). Online Safety Act.

·      European Commission (2022). AI Liability Directive Proposal.

·      Amnesty International (2023). Gender-based online violence in Europe.

Yorumlar


Bize Ulaşın

 

© 2035 by ARA. Powered and secured by Wix 

 

bottom of page