Sinners: Çokkültürlülüğün Zamanlar Arası Yansıması
- Zehra Ekin Can

- 4 Eyl
- 1 dakikada okunur
Ryan Coogler’ın yönetmenliğinde 2025’in ilkbaharında seyirciyle buluşan “Sinners”, eleştirmenler tarafından övgülerle bahsedilip 2026 Oscar dönemi için şimdiden favoriler arasında.
1930’ların Amerika Birleşik Devletleri’nde geçen film, o dönemleri kasıp kavuran ve siyahi kültürle büyüyüp gelişmiş olan “blues” müzik türünü, kültür yağmacılığı (cultural appropriation) bağlamında ele alıyor.

Neredeyse tamamen siyahi kadrodan oluşan film, şüpheli bir geçmişe sahip ikiz kardeşlerin memleketlerine dönüp kendi kültür ve insanları için bir kulüp açma isteğiyle başlıyor. Müzik, film boyunca siyahi kültürün direnişini, hafızasını ve kimliğini yansıtıyor. Bu durumu avantajına kullanmak isteyen ve filmin antagonistini oluşturan grup ise film boyunca tam bu noktadan ele alınıp incelenmeli.
Daha önce de “Black Panther” serisi gibi siyahi temalarla öne çıkan Ryan Coogler, özellikle zamanlar ötesine çıkan vurucu sahneleri ve sinematik format değişiminin dinamik kullanımıyla seyirciyi kazanıyor. Michael B. Jordan ikiz kardeşlerin ikisini de canlandırıp belki de bu zamana kadarki en iyi performanslarından birini verirken, büyük yapımlarda daha sık görmeye başladığımız Wunmi Mosaku adından çok bahsettireceğe benziyor.
Yeni başkanlık dönemindeki Amerika Birleşik Devletleri daha öncesinden kazanılmış birçok azınlık hakkını tartışmaya açarken, topluma ayna tutan sinema, “Sinners”’la beraber adeta günümüz tartışmalarına geçmişten bir başkaldırı.
Güzel bir müzik eşliğinde kültürel tartışmaların mitolojik tonlarla birleşimini izlemek isteyenler için “Sinners” hem iyi vakit geçirmesi hem yeni düşüncelere kapı aralamasıyla kaçırılmaması gereken bir yapım.
İyi seyirler dilerim.
Zehra Ekin Can





Yorumlar