Beden, Annelik ve Ekran: Kürtaj Hakkı Üzerine Görünmeyen Bir Tartışma
- Melis Özyurt

- 11 Kas
- 2 dakikada okunur
Kadınların bedeni üzerindeki söz hakkı, modern toplumlarda en tartışmalı alanlardan biri olmaya devam ediyor. Türkiye’de kürtaj, 1983’ten bu yana yasal; ancak “ulaşılabilir” değil. Kamu hastanelerinde çoğu zaman bu hizmet verilmezken, özel hastanelerde ise ücretler caydırıcı düzeyde. Böylece yasal bir hak, fiilen birçok kadın için erişilemez hale geliyor. Bu durum yalnızca sağlık sisteminin değil, toplumsal değerlerin, politik söylemlerin ve medyanın da yansıması.

Son yıllarda devletin “aile yılı” gibi politikalarla anneliği yücelten bir dil kullanması, kadın kimliğini neredeyse doğurganlıkla özdeşleştirdi. Kadın, çocuk doğuruyorsa “tam”, doğurmuyorsa “eksik” gibi görülüyor. Bu, yalnızca politik bir yönelim değil; televizyon dizilerinden reklamlara kadar birçok mecrada sürekli yeniden üretilen bir düşünce. Ekrandaki kadın karakter, genellikle ya fedakâr bir anne ya da anneliği reddettiği için cezalandırılan bir figür.
Kutsal Motor’un bir yayınında dikkat çekici bir noktaya değinilmişti: Türk televizyonlarında “Aşk-ı Memnu”dan bu yana kürtaj sahnesi neredeyse hiç gösterilmedi." Bu durum tesadüf değil, adeta görünmez bir sansürün göstergesi. Annelik sürekli idealize edilirken, kürtajın ekranda yer bulamaması; konunun hem ahlaki hem politik bir tabu haline geldiğini ortaya koyuyor.
Kadının bedeni, televizyon anlatılarında yalnızca doğuran, fedakâr, koruyucu bir imgeyle temsil ediliyor. Buna karşılık, bedeni üzerinde karar verme hakkını kullanan kadın figürü ya hiç var olmuyor ya da ima düzeyinde bırakılıyor. Bu sessizlik, sadece televizyonun estetik tercihi değil; toplumsal bir bastırmanın, politik bir denetimin izdüşümü.
Kürtaj hakkı yalnızca bir tıbbi müdahale meselesi değil; kadınların varoluş biçimlerini, kimliklerini ve özgürlüklerini belirleyen bir mesele. Annelik yüceltilirken, doğurmamayı seçmek hâlâ sessizlikle çevrili. Medya, politika ve kültür bu sessizliği yeniden üretiyor. Oysa özgürlük, sadece doğurabilme değil, doğurmamayı da seçebilme hakkını içerir. Kadının bedeni, bir ideolojinin değil, kendisinin alanı olmalıdır.
Melis Özyurt
Kaynakça:
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Doğum Kontrolü ve Kürtaj Hakkı (2023)
Kadının İnsan Hakları Derneği, Üreme Sağlığı ve Kürtaj Deneyimleri Raporu (2022)
Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Araştırmaları Merkezi, “Yasal Ancak Ulaşılabilir Değil: Türkiye’de Kürtaj Hizmetleri” (2021)
Efe Ş. Şengül, Gender Representations in Turkish TV Series and Their Impact on Cultural Norms (2020)
Kutsal Motor, canlı yayını, 2025




Yorumlar