top of page
IMG_8944.JPG

Evlilik Ehliyeti: Aileyi Korumak mı, Özgürlüğü Kısıtlamak mı?

  • Yazarın fotoğrafı: Melis Özyurt
    Melis Özyurt
  • 17 Eyl
  • 2 dakikada okunur

Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine gelmesi beklenen “evlilik ehliyeti” şartı, aile politikalarının yeni bir boyutuna işaret ediyor. Evlilik öncesinde çiftlere yalnızca sağlık kontrolleri değil, psikolojik değerlendirmeler ve danışmanlık hizmetleri de getirilmesi planlanıyor. Bu girişim, hükümetin evlilik oranlarındaki düşüş ve boşanmalardaki artış karşısında aile kurumunu güçlendirme arzusunun bir yansıması olarak sunuluyor. Ancak feminist teori perspektifinden bakıldığında, mesele yalnızca evlilik kurumunu düzenlemekten çok daha derin bir noktaya temas ediyor:


Devletin özel alan üzerindeki tahakkümü...


© AA / Cem Genco
© AA / Cem Genco

Aile Politikaları ve Devlet Müdahalesi

Feminist kuramda aile, yalnızca bireysel ilişkilerin değil, aynı zamanda toplumsal iktidar ilişkilerinin yeniden üretildiği bir kurumdur. Silvia Federici’nin belirttiği gibi, evlilik ve aile, kapitalist üretim biçiminin devamlılığı için emeğin ve yeniden üretimin disipline edilmesinde merkezi rol oynar. Devletin “evlilik ehliyeti” şartını gündeme getirmesi de, tam da bu noktada, bireylerin mahrem kararlarını kamusal denetim altına alma girişimi olarak okunabilir.



Kadına Yönelik Şiddet ve Yapısal Sorunların Görmezden Gelinmesi

Resmî söylemde evlilik ehliyeti, “hatalı evlilikleri” önleyerek boşanma oranlarını düşürme aracı olarak sunuluyor. Oysa feminist literatür, boşanma oranlarındaki artışın yalnızca bireysel uyumsuzluktan değil, ekonomik güvencesizlikten, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden ve şiddetten kaynaklandığını vurgular.


Judith Butler’ın toplumsal cinsiyet kuramı, bireylerin ilişkilerdeki rollerinin önceden tanımlanmış kalıplar çerçevesinde şekillendiğini gösterir. Bu bağlamda, boşanmaların asıl nedenleri patriyarkanın ürettiği güç dengesizlikleri ve kadına yönelik şiddettir. Devletin bu sorunları doğrudan ele almak yerine “ehliyet” gibi sembolik politikalarla meseleyi kişiselleştirmesi, yapısal nedenleri görünmez kılar.



Mahremiyetin Politika Alanına Taşınması

Michel Foucault’nun biyopolitika kavramı, devletin nüfusu yönetmek için bireylerin bedenlerine ve yaşam pratiklerine müdahale etme stratejilerini açıklar. “Evlilik ehliyeti” şartı da bu çerçevede, nüfus politikaları ile toplumsal yaşamın mahrem alanının kesişiminde konumlanır. Genç nüfusun azalmasına karşı demografik kaygılarla alınan bu tür önlemler, bireylerin en özel kararlarını devletin kontrol mekanizmasına dahil eder.


Kaynakça

  • Butler, J. (1990). Gender Trouble: Feminism and the Subversion of Identity. Routledge.

  • Federici, S. (2004). Caliban and the Witch: Women, the Body and Primitive Accumulation. Autonomedia.

  • Foucault, M. (1978). The History of Sexuality: An Introduction, Volume 1. Pantheon Books.

  • hooks, b. (1984). Feminist Theory: From Margin to Center. South End Press.

  • Kandiyoti, D. (1988). “Bargaining with Patriarchy.” Gender & Society, 2(3), 274–290.

Yorumlar


Bize Ulaşın

 

© 2035 by ARA. Powered and secured by Wix 

 

bottom of page