top of page
IMG_8944.JPG

Kadın ve Zaman: Gecikmiş Hayaller Üzerine Bir Türkiye Portresi

  • Ezgi Ülkü Aykut
  • 21 Eki
  • 3 dakikada okunur

“Kadınların zamanı başkalarının takvimine göre akar. Ama bazı kadınlar vardır; zamanı yırtar, kendi saatini kurar.”


Fotoğraf: Elizabeth Gear
Fotoğraf: Elizabeth Gear

Zamanın Kadın Eli

Türkiye’de kadın olmak, çoğu zaman zamanı başkalarının onayına göre ayarlamaktır. Bir kız çocuğu doğar; ne zaman gülümseyeceği, ne zaman susacağı, ne zaman evleneceği toplum tarafından çoktan yazılmıştır. Kadın, yaşamı boyunca başkalarının saatine göre yaşar: evin, babanın, eşin, çocuğun zamanı… Kendine kalan birkaç saniyeyi ise sessizlikle doldurur.


Oysa kadınların zamanı hiç de o kadar sessiz değildir. İçinde gecikmiş cümlelerin yankısı vardır. “Bir gün yaparım” diyen kadınların biriktiği bir çağdayız. O gün geldiğinde, o “bir gün” artık ertelemenin değil, başkaldırının simgesine dönüşür. Ve o gün kadınlar, zamanı ellerine alır.


Gecikmişlik Kültürü: Kadınların Zamanı Kimindir?

Türkiye’de kadınlar genellikle “zamanı kaçırmakla” suçlanır. Geç evlenen, geç mezun olan, geç anne olan, geç karar veren kadınlar toplumun sessiz yargısına maruz kalır. Oysa mesele “geç kalmak” değil, “erken kısıtlanmak”tır.


Kadınlara dayatılan zaman çizelgesi, çoğu kez onların rızası olmadan başlar. 18’inde “evlilik çağı”, 25’inde “çocuk vakti”, 40’ında “artık geç” diyen bir toplum… Ama zaman öyle lineer bir şey değildir; özellikle bir kadının hayatında. Kadınlar zamanı eğip büker, yeniden biçimlendirir.


Kırklı yaşlarında yeniden üniversiteye başlayan Zehra, Diyarbakır’da el emeğini dijital dünyaya taşımayı öğrenmiş bir zanaatkâr. “Eskiden zamanı kumaşa işlerdim,” diyor, “şimdi kelimelere işliyorum.” Eskişehirli öğretmen Selma, emekliliğinden sonra köy çocuklarına gönüllü drama dersi veriyor: “Otuz yıl başkalarının çocuklarını yetiştirdim, şimdi kendi içimdeki çocuğu büyütüyorum.” Bu hikâyeler, aslında bir ülkenin kadın saatinin yeniden kurulma çabasıdır.


Kadınların Zaman Ekonomisi: Görünmeyen Saatler

Kadın emeği, dünyanın en görünmeyen saatidir. TÜİK’in 2024 verilerine göre Türkiye’de kadınlar günde ortalama 4 saat 2 dakika ücretsiz bakım emeği harcıyor; erkeklerde bu süre 51 dakikadır. Zaman adaleti, gelir adaletinden bile daha derindir. Kadınlar zamanlarını paylaşırken kendi geleceklerinden çalarlar.


Evden çalışma dönemi, kadınlar için bir devrim değil, yeni bir labirent yarattı. Evin her köşesi bir işleve dönüştü: mutfak, ofis; salon, sınıf; yatak odası, toplantı odası... Zaman bölündü, kadın çoğaldı ama görünmezleşti. Bir Zoom görüşmesinde çocuk ağlaması, bir raporun cümleleri arasında kaynayan çorba... Kadın, zamanı bir matematik problemi gibi çözmeye zorlandı.


Ve yine de bu yükün içinde bile kadınlar zamanı güzelleştirdi. Birçok kadın, kendi zaman ekonomisini kurdu: “Çocuğum uyuyunca ben yazıyorum.”, “Sabah beşte kalkıp kendi işimi yürütüyorum.”, “Gece herkes uyurken ben yaşıyorum.” Kadınlar, zamanı sessizce örgütlüyor.


Gecikmiş Hayallerin Direnişi

Toplum kadına “zamanın geçti” dediğinde, aslında onun hızından korkar. Kadınlar her gecikmede yeni bir doğum biçimi bulur. Kırkında konservatuvara giren, ellisinde şirket kuran, altmışında roman yazan kadınlar... Her biri toplumsal zamanın sınırlarını parçalayan birer isyandır.


İzmirli Meral, 57 yaşında eşi vefat ettikten sonra yıllardır gizlice tuttuğu defterlerini yayımladı. İlk kitabının adı “Yarım Kalan Cümlelerdi Benim Adım”. Şimdi edebiyat dergilerinde yazıyor. Ona göre “gecikmişlik, kaderin en asil biçimi.”


Kadınların zamanla direnişi, görünmez bir kolektif hareket gibidir. Birbirinden habersiz milyonlarca kadın, aynı cümleyi başka dillerde fısıldar: “Ben hâlâ buradayım.” Zaman onları geçmedi; onlar zamanı dönüştürdü.


Kadın ve Zamanın Dönüşümü: Geleceğe Bakış

Zaman artık kadınların düşmanı değil, müttefiki. Dijital dünyada kadınlar yeni ritimlerini kuruyor. Bir girişimci sabah erkenden çevrim içi pazar yerinde satış yaparken, bir akademisyen gece yarısı makalesini tamamlıyor, bir sanatçı çocuklarını uyuttuktan sonra tuvaline dönüyor. Bu kadınların zamanı birbirinden farklı, ama ruhları aynı saatle atıyor.


UN Women’ın 2025 raporuna göre, dijital girişimlerde kadın oranı son üç yılda %38 artış gösterdi. Kadınlar zamanı teknolojiyle çoğaltıyor; bir anlamda, zamanı hack’liyorlar. Yapay zekâ çağında bile kadın sezgisi, insan kalbinin algoritmasını yeniden yazıyor.


Gelecek, kadınların zamanını merkezine aldığında daha adil bir dünya kurulacak. Çünkü kadın zamanı, sadece üretim zamanı değil — iyileşme zamanıdır. Bir ülkenin kalkınma hızı, kadınlarının hayal kurma süresiyle ölçülür.


Kadının Saati Artık Kendine Ait

Zaman, kadının elinden alındığında tarih eksik yazılır. Bugün kadınlar, zamanı geri alıyor. Zamanın akışını durdurmak değil, anlamını değiştirmek istiyorlar. Artık her erteleme bir sabır, her sabır bir direniş, her direniş bir yeniden doğuştur.


Kadınlar artık zamanı taşımıyor — zamanı kuruyorlar. Ve o saat, bir kez kadının bileğinde çalışmaya başladığında, hiçbir güç onu durduramıyor.


“Bir ülkenin saatini kadınlar ayarlamaya başladığında, o ülke ilerlemeye başlamış demektir.”


Ezgi Ülkü Aykut




Kaynakça

1. TÜİK (2024). Zaman Kullanım Araştırması.

2. UN Women Türkiye (2025). Gender and Time Poverty Report.

3. EIGE (2023). Gender Gaps in Work-Life Balance.

4. Kadın Emeği Platformu (2025). Görünmeyen Emek Raporu.

5. Oxford Women Studies (2024). Feminine Time and Social Change.

6. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi (2025). Kadın ve Zaman Üzerine Sosyolojik Yaklaşımlar.

7. Dünya Ekonomik Forumu (2025). Gender Gap Index.

8. Avrupa Kadın Dayanışma Ağı (2024). Women Rewriting Time Project.

Yorumlar


Bize Ulaşın

 

© 2035 by ARA. Powered and secured by Wix 

 

bottom of page