top of page
IMG_8944.JPG

Küçük Dev Kadın Azra

  • Neslihan Bayram Yavuz
  • 19 Eyl
  • 2 dakikada okunur

"Kadının adı Azra: delinmemiş, işlenmemiş çok değerli inci, üzerinde yürünmemiş kum anlamlarına geliyor. Hz. Meryem'e verilen adlardan biri... Saflığı simgeleyen bir isim."


ree

Liz Behmoaras, biyografisine adıyla başlıyor Azra Erhat'ın. Erhat'ı tanımış birçok akraba, dost, öğrenci, "koğuş arkadaşı" ve manevi evlatlarıyla görüşerek edindiği bilgileri harmanlıyor, bu güçlü kadının doğrularını, hatalarını, mutluluğunu, hüznünü, sıradanlığını, tuhaflığını...


kısacası onu Azra yapan her şeyi anlatıyor.









Erhat; Selânik göçmeni, dört çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğu. Çocuk yaşta tespit edilen hastalığının tedavisi için gittikleri Viyana'da kısa zamanda Almancayı öğrenmesiyle dil öğrenmeye olan yeteneğini ispatlıyor ilkin. Gerçi öncesinde Rumcası ve Fransızcasından haberdar olduğumuz için çok da şaşırmıyoruz. Tiyatroyu keşfediyor burada. Sırada Belçika ve Felemenkçe var. Sonra mı? Eski Yunanca, Latince ve nihayet İngilizce. Okulda öğrendiği Fransız yazarlar, kitapları, eski Yunan eserleri, mitolojisi derken Erhat'ın düşünce ve duygu dünyası şekillenmeye başlıyor.


İleride manevi kızı olacak Semra'yı doğuran ablasının sorunları ve ardından babanın kaybı. Brüksel'den İstanbul'a dönüş... Azra şimdi İstanbul Üniversitesinde, hem de onu okula kaydeden kim biliyor musunuz, Orhan Veli. Kısa sürede filoloji bölümüne mütercim olarak atanması... Ver elini Ankara. Hocasının daktilosu, sekreteri, çevirmeni, asistanı; bütün görevler onda toplanıyor.


İlk çeviri: Elektra. Devamı gelecek tabii. Hepimizin bildiği isimlerle başlayan, ölümüne kadar sürecek dostluklar. Ankara'da geçen on bir yılın ardından "sol aydın temizliği"nden diğerleri gibi nasibini alarak mecburen İstanbul'a dönüşü... Colette'in eserlerinden çeviriler, peşinden Küçük Prens çevirisi... Nihayet A.Kadir ile İlyada ve Odysseia çevirileri.


Önce İlyada. Bu çeviri Azra Erhat'ın hayatına bundan sonra her şeyi olacak bir adamı getirecek: Cevat Şakir Kabaağaçlı, namıdiğer Halikarnas Balıkçısı. Onunla kazanılan yeni düşünceler: Mavi Anadoluculuk. İlk kez yapılan ve devamında vazgeçilmez olan, kimlerin kimlerin katıldığı Mavi Yolculuklar. Bu gezilerin ürünü Azra Erhat kitapları.


Trajediler, gittikçe yalnızlaşan Azra. Dinlenen telefon konuşmaları neticesi suçlanarak tutuklanan, kendini bir anda hapishanede bulan Azra. Yeğeni Semra'nın kızı Gülleyla'nın onu ayakta tutan desteği ve sevgisi. Nihayet özgürlük. Sırada Mitoloji Sözlüğü var. Sözlüğün basılmasının peşinden hayatta en sevdiklerinden iki kişinin kaybıyla sarsılacak bu küçük dev kadın.


Sabahattin Eyüboğlu ve Balıkçı artık yok. Balıkçı'nın vasiyetini yerine getirerek ona gönderdiği mektupları kitaplaştıracak. Erhat da sona yaklaşıyor artık. Hastalığı ve tedavi süreci çokça yıpratıyor yazarı. 1982'de aramızdan ayrılıyor.


Füreya Koral'a "Belki kuş olup uçarım." demiş Azra Erhat. Füreya, mezar taşının üstüne konduruyor kuşlarını. Bu kuşların başına ne geldiğini tahmin edersiniz, değil mi? Çok yazık, çok...


Çevirmen, yazar, dil bilimci olmak gibi becerilerinin yanında aydın, hümanist, entelektüel bir kadın olan Azra Erhat'ın hayatı özel yaşamı dahil her yönüyle o kadar ilgi çekici ki...


Kısa bir özetle her şeyi anlattım kendimi tutamayıp desem de okumanız gereken çok detay olduğuna emin olabilirsiniz.


Bilinmeyi sonuna kadar hak eden kadınlarımızdan biri kesinlikle.


Neslihan Bayram Yavuz

Yorumlar


Bize Ulaşın

 

© 2035 by ARA. Powered and secured by Wix 

 

bottom of page