Orta Doğu’da İran’ın Varlığı: Humeynizm Çerçevesinde Bir İnceleme
- Nagihan Toka
- 15 Eki
- 3 dakikada okunur
Ayetullah Ruhullah Humeyni, 1979 İran İslam Devrimi’nin öncüsü olarak Rıza Şah Pehlevi rejimine son vermiş ve İran’da bir İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasına öncülük etmiştir.
Bu devrim, yalnızca İran’ın siyasi yapısında köklü bir dönüşüm yaratmakla kalmamış, aynı zamanda Orta Doğu’nun ideolojik dengelerini de derinden etkilemiştir. Bu bağlamda, Humeynizm teorisi, devrim sonrasında İran’ın benimsediği ideolojik dönüşümü ve bölgesel nüfuzunun entelektüel temellerini anlamak açısından büyük önem taşımaktadır.
Humeynizm, İran’ın bölgedeki varlığını yalnızca siyasi veya dini bir tahakküm aracı haline getirmekle sınırlı kalmayan; aynı zamanda toplumsal, kültürel ve düşünsel alanlarda da geniş bir etki yaratan çok katmanlı bir ideolojik sistemdir.
Humeynizm, İslam’ın yalnızca bir inanç sistemi değil, aynı zamanda siyasal bir yönetim biçimi olduğunu savunan bir öğretidir.
Bu ideolojinin merkezinde yer alan Velayet-i Fakih anlayışı, devletin en yüksek otoritesinin İslam hukukunu en iyi yorumlayan din âlimine ait olması gerektiğini öne sürer. Böylece dini otorite, siyasi iktidarın temeline yerleştirilmiştir. Bununla birlikte Humeynizm, sadece teolojik bir yaklaşım olmaktan ziyade, anti-emperyalist, devrimci ve Batı karşıtı bir duruşu da temsil eder. Humeyni’nin “Ne Doğu ne Batı, yalnızca İslam Cumhuriyeti” ilkesi, İran’ın hem iç hem dış politikasında bağımsızlık, adalet ve İslami dayanışma temelli bir yönelim benimsemesinin ideolojik temelini oluşturmuştur.
Bu ideoloji, İran’ı “Şiilerin savunucusu” konumuna yerleştirerek, Şii dayanışması ve devrim ihracı söylemleri aracılığıyla bölgedeki nüfuzunu meşrulaştırmış; böylece yalnızca siyasi bir model değil, aynı zamanda kültürel ve toplumsal bir dönüşüm ideali haline gelmiştir.
Humeynizm’in ideolojik yansımaları, İran’ın Orta Doğu’daki nüfuz stratejisinin temelini oluşturmuş ve özellikle Lübnan, Irak, Suriye ve Yemen gibi ülkelerde somut biçimde gözlemlenmiştir. 1979 Devrimi’nden sonra İran, “mazlumların savunusu” ve “anti-emperyalist direniş” söylemini bölgesel politikasının merkezine yerleştirerek, Şii topluluklar üzerinden ideolojik bir dayanışma ağı inşa etmiştir.
Lübnan’da bu ideoloji, 1980’lerin başında kurulan Hizbullah aracılığıyla kurumsallaşmış; Velayet-i Fakih ilkesine bağlı olan Hizbullah, İran’ın en güçlü bölgesel müttefiki haline gelmiştir. Irak’ta, özellikle 2003 sonrası dönemde Şii siyasi grupların yükselişi ve İran’la ideolojik ve siyasi bağlarının derinleşmesi, Humeynist düşüncenin politik etkisini artırmıştır. İran, dini liderlik ve “direniş” söylemini kullanarak Irak’taki Şii milis gruplar üzerinden hem askeri hem de siyasi bir nüfuz alanı kurmuştur.
Suriye’de, Humeynizm’in etkisi, Esad rejimine verilen desteğin ideolojik meşruiyet zemininde kendini göstermiş; İran, Şam yönetimini Direniş Ekseninin bir parçası olarak konumlandırmış ve rejimin ayakta kalmasını bölgesel istikrarın bir gereği olarak görmüştür. Yemen’de ise İran, Zeydi Şiiliğini temsil eden Husilere destek vererek, “anti-emperyalist direniş” retoriğini sürdürmüştür
Böylece Humeynizm, devrim sonrası İran’ın sınırlarını aşarak, bölgesel siyasette bir kimlik ve meşruiyet aracı haline gelmiştir.

Sonuç olarak, Humeynizm değerlendirildiğinde yalnızca İran’ın iç dinamiklerini biçimlendiren bir siyasi yapı olarak değil, aynı zamanda ülkenin dış politikasında yönlendirici bir ideolojik araç olarak öne çıkmaktadır.
Bu ideoloji, devrim sonrası dönemde İran’a hem meşruiyet zemini hem de bölgesel etki kapasitesi kazandırmış; Orta Doğu’daki nüfuz alanının genişlemesinde belirleyici bir rol oynamıştır. Humeynizm, İran’ın askeri veya diplomatik gücünün ötesinde, kimlik temelli ve ideolojik bir güç inşası sürecine katkıda bulunmuştur.
Aradan geçen on yıllara rağmen, Humeynizm’in temel ilkeleri İran’ın dış politika söylemlerinde ve bölgesel stratejilerinde varlığını sürdürmekte; böylece İran’ın Orta Doğu siyasetinde istikrarlı bir aktör olarak konumunu korumasına imkân tanımaktadır. Bu yönüyle Humeynizm, İran’ın ulusal kimliği ile bölgesel politik vizyonu arasında köprü kuran dinamik bir ideolojik çerçeve olarak değerlendirilebilir.
Nagihan Toka
Kaynakça
- Khomeini. (1980, June). “We Shall Confront the World with Our Ideology”. Middle East Research and Information Project.
- Loft, P. (2024, July 25). Iran’s influence in the Middle East [Research Briefing]. House of Commons Library.
https://commonslibrary.parliament.uk/research-briefings/cbp-9504/ House of Commons Library
- Mousavian, S. H. (2022, June 7). A revolution and a war: How Iran transformed today’s Middle East. The Cairo Review of Global Affairs. https://www.thecairoreview.com/essays/a-revolution-and-a-war-how-iran-transformed-todays-middle-east/




Yorumlar