Sessizliğin Düzeni: Small Things Like These
- Zehra Ekin Can

- 6 Kas
- 2 dakikada okunur

Tim Mielants’ın, Claire Keegan’ın romanından uyarladığı Small Things Like These, sessiz bir toplumsal düzenin nasıl kurulduğunu anlatan, sakin ama attığı adımlardan emin bir film. 1980’lerin İrlanda’sında geçen hikâye, gelenekselcilik altında şekillenen bir iktidar biçiminin gündelik hayatta nasıl yeniden üretildiğini gösteriyor.
Oscar ödüllü Cillian Murphy tarafından canlandırılan başkarakter kasabanın kömürcüsü. Sıradan, görünmez bir işçi olarak yaşayan karakter, bir sabah tesadüfen kasabanın en saygın dini kurumlarından birinde tanık olduğu bir olay sonucunda hem kendi sessizliğini hem de toplumun kurduğu ahlaki dengeleri sorguluyor. Film bu noktada bireysel bir vicdan hikâyesinin ötesine geçiyor; iktidarın zorla değil kabulle işleyen biçimlerini açığa çıkarıyor.
Bu durum, Antonio Gramsci’nin hegemonya kavramını hatırlatıyor. Güç, burada baskı yoluyla değil, inanç ve alışkanlık üzerinden işler. Kasaba halkı, kilisenin mutlak otoritesini doğal kabul eder; düzen, rızayla sürer. Düzen içindeki adaletsizliğin varlığı bilinir ama dile getirilmeme seçilir. Sessizlik, hem koruyucu bir refleks hem de sistemin devamı için gerekli bir davranış biçimidir.
Mielants’ın yönetmenliği, bu yapısal sessizliği ekranda da görünür kılıyor. Film, neredeyse sürekli olarak gri tonlarda ilerliyor; renkler solgun ve soğuk. Renk tercihleri, kasabanın ahlaki donukluğuna ayna tutuyor.
Murphy’nin performansı, filmin genel sessizliğini tamamlayan bir unsur. Performansı sözcüklerle değil; bakışlar, nefes aralıkları ve duraksamalarla parlar. Bu, filmin temel yaklaşımını da özetler: yüksek sesle anlatmak yerine, sessizliğin kendisini yeterlidir. Başkarakter, sistemi yıkmak değil, ona katılmamayı seçmektir. Bu tercih, filmdeki sessiz itirazdır.
Film, anlattığı toplumun vicdanını doğrudan yargılamıyor. Bunun yerine, o vicdanın hangi koşullar altında sustuğunu gösteriyor. Film; güç sahibi kurumların ahlaki otoriteyi koruma iddiasıyla sessizliği meşrulaştırabileceğini; halkın ise huzurun bedeli olarak görmezden gelmeyi öğrenebileceğini gösteriyor.
Filmde karakterin yaptığı küçük eylem, büyük bir değişimi başlatmaz. Ancak o an, sessizliğin bir anlığına bozulduğu andır. Film, değişimin her zaman yüksek sesle gelmediğini, bazen sadece birinin bakışını çevirmemesiyle başladığını hatırlatır.
Zehra Ekin Can




Yorumlar